Konya ve Şehir Kimliği

Konya’nın en belirgin özelliklerinden biri şehir kimliğine sahip olmasıdır. Bu iddiaya bağlı olarak öncelikle Konya’nın muhafazakar bir şehir olduğu akla gelebilir. Bu kimliğin oluşumu ve yerleşmesi, tarihsel ve kültürel bir tecrübenin sonucunda gerçekleşmiştir. Elbette Konya’nın tarihi önemlidir. Ancak dışarıdan gelen ya da yeni tanıyan birisi için şehir pek çok şaşırtıcı yöne ve göstergeye sahiptir. Bu farklılık, şehrin muhafazakarlığının geçmiş ile geleceğin yorumunu şimdide yapabilme başarısıdır. Buna bağlı olarak Konya’da şehir kimliğine dair göze çarpan unsurlardan biri tarihtir. Geçmişten gelen süreklilik, kendini sadece tarihi eserlerde değil gündelik hayatta süre giden insan ilişkilerinde de gösterir. Ancak Konya’da geçmişin sürekliliği yeni olanı dışlamamıştır. Bu nedenle şehir kendi toplumsal ve kültürel varlığının sürekliliğini üretebilmiştir. Bu kimlik, geçmiş ve geleceğin kesiştiği bir “şimdi”de var olmaya devam etmektedir. Türkiye’nin toplumsal değişme tecrübesine bağlı olarak pek çok şehirde “şimdi”yi yaşamama meselesi söz konusudur. Konya kendisi olmayla ilgili bir ahengi yakalamıştır.
Konya’nın kimliği, muhafazakar bir karakterde tarihsel ve kültürel köklerinden kaynağını almaktadır. 13. yüzyılda bütün Müslüman dünyanın en cazip birkaç şehrinden biri olmayı başarmıştır. Bu cazibe, şehrin İslamlaşmanın son hamlelerinden birinin merkezi olmasıyla ilgili dinamizmden kaynaklanmaktadır. Konya, Kurtuba, Bağdat, Şam, Kahire, Diyarbakır gibi önemli bir merkez haline gelmiştir. Bir yandan ilim merkezi olurken bir yandan da Anadolu’nun ticaret merkezi haline gelmiştir. Ticaret yollarının kesiştiği, hareketli ve müreffeh bir şehir haline gelmiştir. Kökleri Bizans dönemine gitse bile şehrin atılımında Alaaddin Keykubat dönemi imarının önemli bir yeri bulunmaktadır. Konya’nın şehir hayatının ve kimliğinin oluşmasında bu ilk ve çok yönlü imar hareketinin belirleyici bir rolü vardır. Bu hamle, Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra da devam etmiştir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde Konya, şehir dinamizminden vazgeçilmeyen bir şehir olmuştur.
Konya’nın dinamizminin sadece kültür ve özellikle de inançla ilgili olmadığı; başka bir deyişle sadece tek bir sebebe bağlı olarak açıklanamayacağı tespit edilebilir. Şehrin tarihsel süreklilikte yerleşen inanç temelli kültüre elbette çok önemli bir kaynaktır. Bu unsur, bugün de Konya’yı ayırt eden özelliklerden biridir. Manevi bir atmosferin içinde tarım, ticaret, sanayi, turizm ve eğitim gelişmeye devam etmiştir. Konya, Osmanlı döneminde modernleşmenin getirdiği yeniliklere de açık bir şehir olmuştur. Cumhuriyet döneminde kimlik açısından yeni kurulan rejimle ideolojik açıdan mesafeli olsa bile memleketin kalkınması konusunda Konya yine öncü olmuştur. Konya’dan vazgeçilememiştir.
Konya’nın şehir kimliğinin Türkiye’nin 1950 sonrası değişimi açısından özellikle değinilmesi gereken yönleri bulunmaktadır. Demokrat Parti döneminde kalkınmada sadece devlet desteğini almamış, kendi kaynaklarını da kullanmayı başarmıştır. Hatta kendi ayakları üzerinde durma konusunda şehrin tarihi ve kültürel birikiminin ayrıca merkezi bir rolü olduğunu söylemek mümkündür. Kadim bir tarım şehri olan Konya, yeni başlayan sanayileşme sürecine adapte olmakta problem yaşamamıştır. Tarım ve sanayi şehri olduğu gibi her iki sektörün potansiyellerini kullanmayı başarmıştır.
Kimliğin bir yönü de siyasi olmasıdır. Çok partili hayata geçiş sürecinden itibaren Konya Türkiye sağ siyaset geleneğinin güçlü olduğu bir yer olmuştur. Bu geleneğin şehirdeki gücü yukarıda bahsedilen konularla ilişkilidir ve şehir kimliğini bütünleyici bir unsurdur. Devlet desteğinin ötesinde kendi kaynakları ve imkanlarıyla gelişme çabasındaki şehir, bürokrasiden kaynaklanan ideolojik gerilimlerin ötesinde bir siyaset tarzını arzu etmiştir. Bu siyaset tarzı, kendi değerleriyle barışık bir modeli gerektirmiştir. Konya ile Milli Görüş Hareketinin ve lideri Necmettin Erbakan’ın bir anılması, tam da şehir kimliğinin bütün yönlerini bir arada görmekle anlaşılabilmektedir. Konyalı olmamasına rağmen Necmettin Erbakan’ın Konya’dan milletvekili seçilmesi, kendisinin dindar bir ilim adamı olmasının yanında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde başkanken Anadolu’daki sanayicileri ve tüccarı korumayla ilgili mücadelesinin de bir sonucudur. Milli Görüş Hareketinin Konya’da siyasi bir hareket olarak başlaması, sadece siyasi bir olay olarak tecrübe edilmemiştir. Şehir hayatının bütününe dokunmuştur. 1977 yerel seçimlerinde başlayan ve bugüne kadar neredeyse kesintisiz bir şekilde devam eden belediyecilik geleneği, sadece Konya’yı değiştirmemiş; Türkiye’nin değişmesine de sebep olmuştur. Konya, yerel yönetim rol modeli olmayı başarmıştır. Bu örnekliğin bugün hâlâ karşılığı vardır.
Konya’nın şehir kimliğinin üretilmesinde manevi ve maddi unsurların bir aradalığı özellikle dikkat çekmektedir. Ticaretin, sanayileşmenin, üniversiteleşmenin ve sivil alanda dernekleşmenin Konya’da içe kapanmaya karşı dışarıya açık bir tarafı da diri tuttuğu tespit edilebilir. Böylece şehrin kimlik unsurlarından en öne çıkanı olan muhafazakarlık, tutuculuğa değil, değişmeye referans olmaktadır. Kendi kimliğini muhafaza etme yönünde belli sabiteleri olan bir değişme modeli de ortaya çıkmaktadır. Çünkü 1980 sonrası Türkiye’nin toplumsal değişmesinde Konya’nın dışa açılması sadece Türkiye’deki diğer şehirlerle iletişimin ötesine geçerek uluslararası bit boyut da kazanmıştır. Konya’da uzun zamandır güçlü bir ihracatın olması, bu gelişmenin bir sonucudur. Bu hareketliliğin önemli kaynaklarından biri de resmi ve sivil yerel kuruluşların birlikte iş yapma becerisidir. Konya, bu konuda da Türkiye’de pek çok şehre örnek olmuştur.
Konya’nın şehir kimliği, güçlü bir dayanışma üretmektedir. Bu dayanışma, bir yandan manevi kültürel yönlere sahipken bir yandan da tarım, sanayi ve hizmet sektöründeki üretimin sürekliliğine bağlıdır. Maddi ve manevi kültürel unsurların ahenkli bir birlikteliği söz konusudur. Büyükşehirler içinde Konya’da ideal bir hayat standardının oluşması, tarihsel sürekliliğin izlerini taşımaktadır. Şehrin yönetiminin bir gelenek üzerinden devam etmesi ve yerelde siyasi çatışmalardan uzak kalması da ayrıca önemlidir. Konya, kendi ayakları üzerinde durma becerisine sahip olduğu gibi gelecekçi bir vizyonu da sürdürebilecek potansiyeldedir. Bu potansiyelin işlemesi, şehrin kendi sürekliliğine uyum sağlamasıyla mümkündür. Bugün Konya’da pek çok gösterge açısından dengeli bir şehir yapısının var olduğu görülüyorsa bu, şehir kimliğinin dayanışma üretme ve sürdürme gücüyle ilgilidir. Ortaya bir uyum ve ahenk çıkmaktadır. Yine mevcut yapının var olan problemlerin çözülmesi ve daha iyi işlerin yapılması konularında en önemli referans kaynağı olduğu iddia edilebilir. Konya ne geçmişinin nostaljisine ne de mümkün olmayacak muhayyel bir geleceğin romantizmine takılıp kalmamıştır. Geçmişini sahiplenerek kendini yenileyebilmesi, dayanışmasının sürdürücü gücüdür.